Ads Top

Mahalle'nin Underground Perspektifi

 Yeraltındaki buz gibi tünelimden kafamı yukarı kaldırıp bakıyorum mahalleye, yürüdüğüm tüm şehir merkezlerini hafızamda canlı tutuyorum. Kaldırımlarda hala ayak izim kazılı, evet sayın okurlar, hatırlıyorum. 

          Mesailerinden yeni çıkmış insanlar kurmalı birer robot gibi evlerine yol alıyordu, bilimum toplu taşıma araçlarının camlarından taşmaktaydılar. Ter, sigara, parfüm ve günün yorgunluğunu yansıtan tüm kokular pencerelerinden süzülmekteydi otobüslerin. İneceğim durağa yaklaşınca düğmeye bastım, temiz havaya hasret bedenimi kaldırımda sürükledim. Fırından gelen sıcak ekmek kokusu çocukluktan çok güzel bir günün hatırası gibiydi. Sola dönerken bir kokoreççi dükkanı sokağı damaklara taşıyordu.Yan dükkandaki tatlıcı sanki iyiliğin ve toz pembe bir dünyanın varlığını kanıtlamak ister gibi sıcak şekerli hamur kokusunu kokoreçle düelloya davet etmişti. İronik olarak kokoreç dükkanının önüne kurulmuş baharatçı tablası, Bıyıkları Çayan'ı andıran bir terzi sanki kızıl flama dikiyor gibiydi. Kasap dükkanı sokak hayvanlarının uğrak yeri olmaya devam ediyordu, hemen ön köşesinde bir pet shop duruyordu yine ironik bir biçimde. Ne demişti büyük usta Orhan VELİ:

Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Yukarı doğru çıktıkça yerin altına daha da yaklaşılan bir kısır döngüydü mahalle, yukarıda hayat enerjisi ve şehir ışıkları kaybolurdu. Sokağa adım atıldığında halı sahada top koşturan mahallenin gençleri karşılıyor beni belki de oradaki tek ışık onlar, promilli düşlerine renk katmak için uğradıkları marketler karşıda. Cips, kuruyemiş, meyve suyu,jelibon, çikolata yoldaş oluyor böyle akşamlara. Biraz üstte tekel bayiiler görünüyor sarı ışıklarıyla, trafik levhalarında hazır ol anlamına gelen sarı ışık anlamını burada da buluyor. Hazır ol, sarhoş olacaksın belki de pişman olacağın şeyler yapacaksın, istifra etmemeye çalış, adabınla iç. Etmezsen rezil olacaksın.  Ve işte geliyorsun sonunda büyüdüğün eve. Kaldırımların hafızası olmuş izmaritleri ve bira şişelerini yara yara ilerliyorsun. Gün batıyor, olanca turunculuğuyla sana göz kırpıyor. Evde sıcak yemek olmasının verdiği huzur kalbine değip geçiyor. Apartmana giriyorsun, politik anlamda bir ülke portresi çizen apartmana. Gün yavaş yavaş yerini karanlığa bırakıp uzaklaşıyor, bu mahallelerde görünmeyen bir yüz var, yalnız karanlıkta ortaya çıkıyor diye düşünürken sen 2025'in ilk yazısı bitiyor. 
https://www.youtube.com/watch?v=gNiIUeeVPWA (Bu yazı vesilesiyle Ferdi Tayfur'u da 
anmış olayım. Rahmet ve Saygıyla...)
Saygılar Sevgiler- H.B







Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.